Merkez Bankası’nın faiz toplantısı heyecansız geçecek

ERDAL SAĞLAM

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu önümüzdeki hafta Mayıs toplantısını yapacak. Piyasalarda faizin değişmeyeceği konusunda kesin bir mutabakat var. Bu nedenle son dönemin en heyecansız faiz toplantısı olması bekleniyor. Ancak Merkez Bankası'nın yoğun döviz girişi nedeniyle likidite yönetiminde zorlandığı, sıcak paranın tartışılacağı bir döneme girdiğimizi de unutmayalım.

Yapılan anket sonuçlarına göre; piyasa aktörlerinin ağırlıklı bir bölümü bu hafta Merkez Bankası'nın faizi değiştirmeyeceği görüşünde. Faiz karanının ardından yapılacak açıklamada ise Merkez Bankası'nın kararlı üslubunu sürdürmesi bekleniyor. Belki eskisi kadar güçlü biçimde "gerekirse tekrar faiz artırırız" demeyeceği ama mutlaka faiz artışı kapısını açık tutacağı tahmin ediliyor.

Çünkü geçen haftaki beklenti anketleri hala piyasa beklentileriyle Merkez Bankası hedefi arasında farklılığın devam ettiğini gösterdi. Özellikle kısa dönem için piyasaların yüksek enflasyon beklentisi devam ediyor. Son ankette yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 43,5 civarında olacağı tahmini yer aldı. Buna karşılık orta dönem yani 2025'in ilk yarısına dönük, düşük beklentisi hakim. 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi için ise yine Merkez Bankası hedeflerinden uzaklaşan bir görüntü ortaya çıkıyor.

İşte bu nedenle Merkez Bankası'nın faizi artırmayacağı ama temkinli tutumunu sürdüreceği tahmini yapılıyor. Faiz açıklamasında bu kez iç talepte yavaşlamanın hissedildiğine ilişkin bir ibareye yer verilmesini, krediler ve kredi kartlarındaki artışın yumuşadığından söz edilmesini bekliyoruz. Açıklamada iyileşen döviz rezervleri ve yabancı sermaye girişinden olumlu söz edilirken, gelen dövizin yarattığı aşırı likiditenin çekilmesi için makro ihtiyati tedbirlere devam edileceğinin, "parasal aktarım mekanizmasının sağlıklı olması için gerekli düzenlemeler yapılacağı" ifadeleriyle yer alacağını tahmin ediyoruz.

SICAK PARA TARTIŞMASI GÜNDEMDE

Seçimlerden sonra başlayan sıcak para girişi ise hala canlılığını koruyor. Merkez Bankası'nın seçimlerden bu yana aldığı döviz miktarı 50 milyar doları buldu. Bunun büyük bölümü, Mart'ta altın ve dövize yapılan yatırımın geri dönmesinden kaynaklanırken, 20 milyar dolar civarında da sıcak para girişi oldu. Böylece brüt rezervlerin geçen hafta sonunda 140 milyar dolara ulaştığını, swap hariç net rezervlerin ise eksi 75 milyar dolardan eksi 25 milyar dolara kadar yükseldiğini gördük.

Çok kısa sürede bu kadar yüklü miktarda döviz girişi Merkez Bankası'nın para yönetimini iyice zorlaştırmaya başladı. İki hafta öncesine kadar döviz alımı nedeniyle piyasaya verdiği TL'yi yüksek fonlama faiziyle çeken Merkez Bankası, geçen hafta fonlama faizini indirmek zorunda kaldı. Hem bankalarla yaptığı swapı azaltarak, hem de depo ihalesi yaparak piyasadan TL çeken Merkez Bankası, buna rağmen fazla likidite kalmasını önleyemedi. Fazla likidite nedeniyle fonlama faizini uzun süre yüzde 53 olarak uygulamışken, geçen hafta yüzde 50'lerin altına indirmek zorunda kaldı.

Bu durum özellikle TL mevduat faizlerinde düşüş tehlikesi yaratıyor. Zaten bankaların döviz borçlanmasını arttırdığı gözlenirken, fonlama faizinin düşük kalması, bankaların TL mevduata artık yüksek faiz vermesinin önüne geçiyor. Halbuki Merkez Bankası'nın TL'ye dönüşü sürdürmek için TL mevduat faizlerinin yüksek kalmasını sağlaması gerekiyor. Bu nedenle Merkez'in bu konuda faiz açıklamasında yer vermesi ve yeni önlemler alması beklenebilir.

Gelen sıcak para, önümüzdeki dönem maliyeti açısından da tartışma konusu olmaya başlayacak çünkü gelen kısa vadeli sermayenin büyük bölümü swaplara yani gecelik gelip yüksek faizden yararlanmak için geliyor. Yabancı fonlar, faizi düşük ülkelerden borçlanıp TL satın alarak, çok yüksek faizden yararlanıyorlar. Bu arada Merkez Bankası kuru sabit tuttuğu için TL'ye döndükleri kurdan dönüş zamanı aynı miktarda dövizi de satın alma imkanı kazanıyorlar. Yani Merkez Bankası'nın TL'nin bu süreçte değer kazanacağı sözü yabancıların TL'ye dönüşünü cazip kılıyor.

Fon girişinin devam etmesi bekleniyor ve kısa sürede fahiş karlar elde edecek olan yabancı sermayeye bu kez servet transferi yapıldığının gündeme gelmesini bekliyoruz. Çünkü Merkez Bankası kurların sabit ya da sabite yakın tutulmasıyla, yabancıların her an dönme ihtimalini yükseltiyor. O zaman da yüksek faizle yabancılara bir servet transferi söz konusu oluyor.

Sıcak paranın girişini sağlamak için ekonomi yönetimi gerekli tedbirleri aldı, sonunda sonuç da almaya başladı. Ancak bu kadar yüklü ve ani girişi devam ettirmesinin sakıncaları da ortaya çıkmaya başlıyor. Enflasyonun artış trendinde ucuz krediler ve KKM ile varlıklı kesimlere ve iş dünyasına servet transferi yaşanmıştı, şimdi ise yabancıya servet transferini konuşmaya başlayacağız. Ekonomi yönetiminin asgari ücrete zam yapmama kararı, emekli başta olmak üzere dar ve sabit gelirliye enflasyon dışında ek zam vermeme tavrı, bu tartışmaları alevlendirecek gibi gözüküyor.

Enflasyonla mücadele asıl şimdi başlıyor ve getirisiyle götürüsüyle bu sürecin toplumda yoğun tartışmalara neden olacağını söyleyebiliriz.